Ekonomi

Edirne Ekonomisi

Edirne'de yıllardır, tarım ve tarım kaynaklı sanayi ekonominin lokomotifi olmuşlardır . Edirne'nin ekonomisine katkıda bulunan unsurlar arasında sınır ticareti ve turizmin gittikçe artan bir eğilime sahip olduğu görülmektedir.

Osmanlı dönemi Edirne Ekonomisi

Edirne Osmanlı’nın fethine kadar geçen sürede İstanbul’u koruyan ve askeri garnizondan öteye geçmeyen bir öneme sahipti. 14 yüzyıl'da beylik ile Devlet arasında geçiş evresinde olan Osmanlı hedefini Balkanlar olarak koyması ile fethinden birkaç sene sonra başkent oldu.

Kader çizgisi Osmanlı ile paralel çizilen Edirne, başkent olduktan sonraki süreç içinde ise başkent olmanın avantajıyla imar edilmeye ve gelişmeye başladı.
Osmanlıların Balkanlar’daki hızlı sayılabilecek fethi hareketleri sonucu zamanın bir ekonomik değeri olan savaş ganimetleri sayesinde imarı hızlandı ve Balkanların cazibe merkezi haline gelmeye başladı. 15. yy'da Doğu Akdeniz'de canlanan ticaret te Edirne'nin gelişmesine de büyük yardımda bulundu.

Arpa, mısır gibi ana gıda maddeleri ve tarımsal zenginlikler, Mısır'dan, Ege adalarından ve diğer batı Anadolu kentlerinden Enez'e gelir, küçük gemilere yüklenerek buradan nehir yoluyla Edirne'ye ulaştırılır ve burada da pazarlanırdı. Meriç yoluyla Filibe'den gelen pirinç de buradan İstanbul'a ulaştırılırdı.

17. yüzyıl'da İran'dan kervanlarla gelen bazı tüccarlar da Edirne'de alım-satım yaptıktan sonra buradan Balkanlar'a doğru açılırlardı. Avrupa malları Edirne pazarlarında bulunurdu. Değişik cinslerde malı bu pazara getiren Avrupalı tüccar, buradan balmumu, deri eşyalar alırlardı. Venedikli ve Fransız tacirlerin aldıkları ise, Bursa ipeği ve Ereğli'den gelen yündü.

Edirne büyük ve değişik esnaf gurubunun toplandığı bir merkezdi. Deri ve dericilikle ilgili işlerle uğraşan saraçlar, yularcılar, keçeciler, ayakkabı ya da çizme üretenlerle birlikte, dokuma işlerinde çalışan bezciler, iplikçiler, ibrişimciler, külahçılar ve terziler vardı.
Yiyecek ve içecek gruplarında ise pek çok aşçı, bakkal, fırıncı, kasap, kebapçı çalışırdı. Kentteki esnaf gurupları arasında sarraf ve kuyumcular da güçlü bir yer tutardı. Maden işleri ile uğraşan demirci ve bakırcılar da vardı.

Kentte ayrıca dokuma boyacılığı, araba üretimi, basmacılık, gülyağcılığı ve sabunculuk gibi çok gelişmiş küçük işyerleri bulunmaktaydı. Bu İşyerlerinin bir çoğunun çalışmalarını sürdürdüğü dükkânlar cadde veya sokakların üzerinde iki üç katlı binaların zeminlerindeydi. Bazıları da birer üst katları bulunan sıra dükkânlar biçimindeydi. Edirne'de vergi gelirlerinin bir kısmı vakıflara ayrılırdı.

Resmi olarak başkentliği İstanbul’a kaptırmış olsa da 18.yüzyıl başlarına kadar İstanbul ile ortak bir başkent ve bunun yanında aynı zamanda Balkanların da ekonomik ve siyasi başkentlik görevini de üstlenmiş durumda idi.

İstanbul’un gerek balkanlardaki Osmanlı toprakları ile gerek diğer Avrupa ülkeleri ile olan ilişkiyi sağlayan ticaret yolunun Edirne’den geçmesi sebebi ile 19 yy. başlarına kadar Osmanlı’nın ekonomik cazibe merkezlerinden biri olmayı sürdürdü.

1829 Rus işgali, Edirne’nin siyasi ve ticari konumuna inen ilk darbe idi. Bu işgal günümüze kadar sürecek olan derin kış uykusunun başlangıcı da sayılabilir. Daha sonraki süreçte demiryollarının yayılması ve İstanbul’un Avrupa ile bağlantısını sağlayan demiryolunun Edirne’den geçmesi kente II. Rus işgaline kadar olan süreçte bir bahar havası yaşatsa da 1877-78 Rus savaşında bir yıldan uzun bir zaman işgal atında kalması Balkan savaşları ve hemen arkasından Yunan işgali ve bundan sonra da İmparatorluğun yıkılması, Edirne’nin tarihe koyduğu noktalardan biriydi.



Cumhuriyet dönemi Edirne ekonomisi

Edirne, cumhuriyet dönemi ile beraber yeniden uyanmaya çalıştı ancak Balkanlar'da ve Trakya'da cumhuriyetin kuruluşuna değin süren savaşlar, karışıklıklar, Edirne'nin sosyo-ekonomik yapısını etkileyen büyük ölçekli nüfus hareketlerine yol açtı. Lozan Anlaşması'nın sonrasında Doğu Trakya'nın Bulgar ve Rum halkı batıya göç ederken, Batı Trakya'nın bir bölüm Türk halkı da doğuya göç etti. Göçlerden önce bağcılık, şarapçılık, ipekböcekçiliği gibi işler Rumların elindeydi. Göç sonrası bu etkinlikler yok olurken yöreye yerleştirilen yeni nüfusla birlikte tütün ve ayçiçeği tarımına geçildi.

Diğer serhat şehirleri gibi merkeze uzaklığın dezavantajı, kuzeyinde yer alan Bulgaristan ve batısında yer alan Yunanistan ile olan tüm ilişkilerin devletler düzeyinde asgari düzeyde tutulması ekonomik anlamda büyüme şansını çok azalttı. Arkasından gelen II. Dünya Savaşı ve Savaşa girip girmeme endişesi de tüm yaşananların tuzu biberi oldu.

II Dünya Savaşı'ndan sonraki süreçte ise tarımdaki makineleşmenin yaygınlaşması ve tarımdaki verimliliğin artması ile beraber verimli topraklara sahip olan Edirne, tarıma dayalı sanayi'nin kurulması ile hızla gelişmeye başladı. Edirne'de, üretilen buğday ve ayçiçeğinin işlendiği küçük ölçekli un ve yağ işletmeleri bulunmaktaydı.

Edirne 1969 yılında "Kalkınmada öncelikli yöreler" kapsamına alınması ve teşvik uygulamalarıyla birlikte sanayi gelişmeye başladı. Bu tarihten sonra ilde orta ve büyük ölçekli fabrikalar kurulmaya başladı. Ancak 1976 yılında kalkınmada öncelikli iller kapsamından çıkarılınca sanayi yönündeki gelişme durdu ve neredeyse başladığı noktaya döndü. 1969-1975 arasında açılan tekstil ağırlıklı sanayi işletmeleri 80'li yıların sonuna kadar devam etti ve büyük bir kısmı daha sonraları kapandı.

1960-1990 arası dönemde diğer bir ekonomik hareketlilik, özellikle Almanya’ya başlayan işçi göçü ve ulaşımın büyük bir çoğunlukla karayolu ile Kapıkule üzerinden sağlanması 1990 yıllarda başlayan Bosna savaşına kadar kente ciddi ekonomik katkıda bulunurken, Almanya’ya ulaşımda kullanılan karayolunun Yugoslavya’dan geçmesi ve savaşın sonucu olarak ulaşımda alternatif güzergahların seçilmesi buradan sağlanan ekonomik katkıya ciddi darbe indirdi.
Her ne kadar savaş bitmiş olsa da ucuzlayan havayolu ulaşımı ve kentin çevresinden geçen otoyolun kitlenin Edirne ile olan ilişkisini kesmesi sonucu ekonomik katkı asgari seviyelere geriledi.

Edirne Ekonomisi'nde Merkezler

Edirne ekonomi anlamında üç merkezli bir yapı göstermektedir. Bunlar, Merkez bölgesi, Uzunköprü bölgesi ve Keşan bölgeleridir.

Edirne merkez ilçe, ilin kuzeyindeki bölgenin merkezi durumundadır. Bu merkez Havsa, Süleoğlu ve Lalapaşa ilçelerini kapsayan bir bölgedir. Bu bölgenin ekonomik anlamda Kırklareli merkez ve Kırklareli'nin Babaeski ilçesi ile ilişkisi vardır. Yunanistan ve Bulgaristan ile gelişen ticari ilşkiler de bölge ekonomisine katkıda bulunmaktadır.

Edirne'nin ikinci ekonomi merkezi ise Uzunköprü ilçesidir. Uzunköprü'nün merkez olduğu bölgede Meriç ilçesi alt bölge olup, ticari ilişkileri daha çok Uzunköprü ilçesine doğrudur. Uzunköprü ilçesi aynı zamanda Kırklareli'nin Pehlivanköy ve Babaeski ilçeleri ile Tekirdağ'ın Hayrabolu ilçelerinden de etkilenmektedir. Bu ilçelerden de Uzunköprü'ye doğru bir mal ve hizmet akışı olmaktadır. Uzunköprü'de yağ sanayinin gelişmiş olması nedeniyle bu ilçelerden Uzunköprü'ye ayçiçeği satışı yapılmaktadır.

Üçüncü bölge ise Enez ve İpsala ilçelerini içine alan Keşan ilçesi merkezli bölgedir. Enez ve İpsala ekonomisi daha çok Keşan ile direk ticari ilişkidedir. Bu bölgenin direk ticari ilişkisi olan yerler Uzunköprü bölgesi, Yunanistan ile İpsala sınır kapısı aracılığı ile oluşan ticari ilişkiler, Tekirdağ'ın Malkara ve Şarköy ilçeleri, Çanakkale'nin Gelibolu ilçeleridir.